- çekiç ve örs
уатэ-отау
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
örs ve çekiç arasında kalmak — aynı derecede güçlü ve zorlu iki kişi veya düşünce arasında bulunmak Bana örs ve çekiç arası bir durumda kaldığından yakınmıştı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
örs — is. 1) Biçimleri yapılacak işe göre değişen, üzerinde maden dövülen, çelik yüzeyli, demir araç Demir yalım gibi kızarmıştı. Küçücük örsünün üstüne koydu, dövmeye başladı. Y. Kemal 2) Üzerine çivi çakılacak ayakkabı geçirilen kunduracı aracı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
örs kemiği — is., anat. Orta kulakta çekiç kemiğiyle üzengi kemiği arasında, örse benzeyen kemik … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik — is., ği, anat. 1) İnsanın ve omurgalı hayvanların çatısını oluşturan türlü biçimdeki sert organların genel adı Kemikten bir tahta gibi gıcırdayarak Nihat yerinden kalktı. P. Safa 2) sf. Bu sert organdan yapılmış Kemik tarak. Birleşik Sözler kemik … Çağatay Osmanlı Sözlük
orta kulak — is., ğı, anat. Kulak zarı, çekiç, örs, üzengi kemiklerinin bulunduğu, dış kulakla iç kulak arasındaki bölüm Birleşik Sözler orta kulak boşluğu orta kulak iltihabı … Çağatay Osmanlı Sözlük